Türkiye, 45.5 milyar doların üstünde bir cari açık, eksi 65 milyar dolarlık bir swap hariç net rezerv, resmi makamlara göre yüzde 67 enflasyon ve yüzde 50 faiz ile bir seçimi daha geride bıraktı. Gerçek rasyonel ekonomi politikalarına seçim sonrası geçileceği ekonomistler tarafından sık sık tekrarlanırken ekonomi yönetiminin sıkı para politikaları, yurttaş ve iş dünyasında merak ve endişe ile bekleniyor.
Seçim sonrasını tüketici açısından “vergi” ve “zam” kelimeleri ile özetleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Şenol Babuşcu, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergilerin genel oranında bir artış olmayacağını söylemişti ama ben ürün bazında; restoran, lokanta ve tekstil ürünlerinde Katma Değer Vergisi’nin (KDV) yüzde 20’ye çıkmasını bekliyorum. Kredileri durdurma işini bir müddet daha bekletebilirler ama taksitlere kesinlikle hızlı bir önlem gelecektir. Bu ayın enflasyon rakamına göre faizde 250 baz puanlık bir artış daha olabilir. Kısacası tüketimi kısmaya yönelik sert hamleler gelebilir. Nitekim Şimşek de 1.5 yıl daha sıkıntılı bir süreç yaşayacağımızı söylemişti” diye konuştu.
DURUM İÇ AÇICI DEĞİL
Prof. Dr. Veysel Ulusoy ise enflasyonun yapışkanlığına dikkat çekti. Makro ve mikro dengelere bakınca resmin hiç iç açıcı olmadığını belirten Ulusoy, şunları söyledi: “Hem makro hem mikro göstergelerin para piyasası ile bir bütün olarak ele alındığı bir fotoğrafta döviz kurunun yukarılara gitmesi ile ücretleri baskılayacak politikaların beraberinde gelmesi kaçınılmazdır. Enflasyonun da yapışkan niteliği nedeniyle TÜİK bazında yüzde 70-80’lerin altına inmeyeceği bir ortamı yaşayacağız.” Konuyla ilgili görüşlerini sosyal medyadan paylaşan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise “Seçimler sonrası kredi kartlarının faizlerini artırma, limitlerini daraltma, asgari ödeme oranlarını yükseltme gibi adımlar atılacak. Akut borç ödeme sorunları boy gösterecek. Dinamik bir toplumsal direniş biçimi olarak ‘borçlular hareketinin’ çok ciddi potansiyeli bulunuyor!” dedi.